tr

Kullanıcı blogları

Aranan etiket: "siyaset"
Ukrayna'da çok önemli gelişmeler yaşandı.Bunun üzerine Rusya Kırım'a askeri birliklerini sevk ett.
Tüm dünyada bu konu çok önemli tartışmalara,siyasi gerginliklere yol açtı.
Bu konunun özü ile ilgili çok yönlü değerlendirmeye girmek istemiyorum. Ancak bu sorunla birlikte bize çok aşina gelen sözler ve tavırlar gelişmektedir.
Tüm dünya şu anda Ukranya'nın toprak bütünlüğünden ağız birliği içinde söz etmektedir.
Çok doğru bir kavram ve esaslı bir yaklaşımdır bu.
Bu bizim siyaset dünyamızda da dillendirilmektedir. Türkiye ve Kıbrıs'ta bu her düzeyde ifade edilmektedir.
Ancak bu doğru tezi Ukranya ile ilgili olarak ifade edenlerin, Kıbrıs'ta, Türkiye'nin Garantörlüğünün esas temalarından birinin, adanın toprak bütünlüğünü korumak olduğunu unuttukları veya göz ardı ederek siyaset yaptıkları bildiğimiz bir gerçektir.

Ayrıca adanın toprak bütünlüğünü göz ardı ederek, iki ayrı devlet tezini "milli görüş " bunun dışında ise Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini ve adanın toprak bütünlüğünü gözetecek, Iki bölgeli Federasyon tezini ise milliyetçi yaklaşımlarla lanetledikleri de bildiğimiz yaklaşımlarıdır.
Bu arada Rusya'nın Kırım'a askeri birlikleri sevk ederken kullandığı argümanı da bize çok tanıdık gelmektedir. Üstelik buna bağlı olarak ifade edilen yaklaşımlarda çok tanıdıktır.
Rusya, Kırım'a askeri birliklerini yollarken, Kırım'da yaşayan Rusların," can mal ve toplumsal kimliklerini" korumak için bunu yaptığını söylemektedir. Bu bize yabancı mı? Asla.
Adanın toprak bütünlüğü ve Anayasal düzenin korunmasına dayalı olan Türkiye' nin Garantörlüğünü, ifade etmeden bunun yalnızca,Kıbrıs Türkleri'nin "can ve mal Emniyeti'ni korumaya" dayalı olarak, yıllardır ifade edilen ve 1974 sonrası oluşan statükoyu korumak maksatlı söylenen sözlerden bunun hiç farkı yoktur.
Ayni şekilde Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov, bunun da geçici bir durum olmayacağını ifade ettiği de açıktır. Hal böyle iken, bu yaklaşımların neler doğuracağı da yaşadığımız pratik nedeni ile açıktır.
Bu arada basından öğrendiğimiz kadarı ile Kırım'da da Rusya, askeri varlığının koruma ve gözetiminde. Kırım'ın " Bağımsızlık" ilanı yada başka özerk yönetim gibi, belki, Otonom, belki Federe vs gibi isimlerle ayrı bir devlet yapılanmasına da gidileceği haberleri de yer almaktadır.
Zaten Rusya'nın bu müdahalesini dayandırdığı temel, her halde "Kırım'ı işgal ettim "olmayacaktır.Osetya ve Abazya da bunun tecrübelerini yaşadı.
Üstelik de en eski örneklerden biri de burada Kıbrıs' ta bulunmaktadır.
Dolayısı ile günümüzde bu çok açık bir yeni gibi gözüken eski dolaylı siyasi yaklaşımların bir örneğini oluşturmaktadır.
Şimdi Ukranyadaki bu durma ve Kırım'daki bu yanlış adıma dönük, Ukranya'nın toprak bütünlüğüne vurgu yapan, Kıbrıs ve Türkiye siyasi odakları,Kıbrıs'ta yaşadığımız kutlanan bu fiili durumla, buna,kötü bir örnek olduğumuz da göz önünde bulundurmalıdır.
Ayni şey Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan içinde geçerlidir. Kıbrısta iki bölgeli iki toplumlu Federal çözümü, sırf 1964' te elde ettikleri ve Kıbrıs Cumhuriyetinin iki toplumu yapısını bozan ve KC ni gasp ettikleri 1964 statükosuna koruyacaklar diye ret etmeleri ile elde edebilecekleri pek bir şey olmadığını da artık kavramaları lazımdır.

Bu konuda kendilerini BM ve dünya indinde destekleyen Rusya'nın Abazya ve Osetya örneklerinden sonra, yaşama geçirdiği Kırım olayı da kendilerinin Kıbrıs' ta karşı oldukları bugünkü fiili durumun oluşmasının benzeridir. Bu nedenle Rusya'nın,artık Kıbrıs'ta kendilerine dönük desteğinin çok da inandırıcı olamayacağını görmeleri gerekir.Kıbrıs'ta karşı olduğunu söylediği bu günkü durumun ,hemen hemen aynisini, kendi ile ile ilgili konularda yapan ve evrensel sorun yaşayan bir ülke, en nihayetinde Kıbrıs'taki bugünkü fiili durumun değişmesine dair görüşlerinde er geç farklılaşacaktır.   
Bu yüzen kendinin de taraf olduğu diğer meselelerinin fiilen yaşaması veya bir şekli ile bunlarda yol açtığı fiili durumların da yer etmesi için, er geç dünyanın güçlüler sofrasının as üyelerinden biri olarak, oo sofranın diğer üyeleri ile de bir yakınlaşmaya girecektir.
Sonuçta tarihte çok örneğini gördüğümüz olaylar gibi bu da yaşanabilir.
Dünyanın bir nükleer savaşa girmemesi için bu aşamda uluslararası ilişkilerde paylaşım sofrasının yeniden kurulması gibi eskinin tekrarı gündeme gelebilir. Böylece yeni dünya paylaşım olgularının gündem yeniden gelmesi mümkündür.
Bu yüzden Rusya'nın en nihayetinde Kıbrıstaki fiili durumun ,Kırım, Osetya,Abazya ve oluşabilecek başka örneklerin de resmileşmesine gelmeyeceğine dair ne garanti vardır?
Evet, Ermenistan'ın İşgal ettiği ve üzerinde ayrı devlet koruduğu Karabağ, da Azerbabaycana karşı elde ettiği bu haksız durumu kabul edilmez bulurken, Kıbrıs' ta Federal çözüme karşı çıkarak, adanın toprak bütünlüğüne aykırı tezleri,yıllarca savunan ve söz ile Azerbaycan'a destek olduğunu iddia edenlerin sonuç itibarı ile Azerilerin Kıbrıs'ta bize dönük çekincelerine dair ise, haksızca sitem eden bizdeki milliyetçiler,artık bu iki yüzlü tavırdan çıkmamız gerektiğini de anlamalıdır.
Evet, Kırım'daki bu yeni olay, Kıbrıs'ta iki bölgeli,iki toplumlu, siyasi eşitliğe
sahip Fedaral çözümün toprak bütünlüğü temelinde çözümünün ne denli ilkesel ve gerçekçi olduğunu yeniden gösterdi.
Üstelik bu tez, ayni zamanda günümüzde Türkiye'de demokratik temelde çözümü ilerletilmek istenen Kürt sorunu ile da bağlantılıdır.
Çünkü ülkelerin doğru temelde olan toprak bütünlüğünü korumak, artık demokratik, insan haklarına bağlı, hukukun üstünlüğüne dayalı yapılarlarsa daha güçlü oluduğu ortayçıkmıştır.
Ayrıca İçteki bu yapı, o ülkenin taraf olduğu bir başka uluslararası sorunun çözümüne dönük olarak, ilkesel olarak kendi toprak bütünlüğüne dönük hassasiyeti kadar, taraf olduğu diğer uluslararası nitelikteki sorunların da çözümünde de ayni ilkesel tavrı takip etmesi çok önemlidir.
Toprak bütünlüğüne saygı temelinde ele alınıp da taraf olduğu sorunların çözümüne katkı sağlanırsa bu onun toprak bütünlüğünü çok daha güçlü kılar.
İşte Ukranya meselesi ve bundan oluşan Kırım sorununun yaşandığı günümüz gerçeği, ilkesel olarak Kıbrıs'ta BM Parametrelerine dayalı Fedaral çözümün son derece önemli olduğunu yeniden yaşamımıza yol açmıştır.
Görüşmelerin sürdüğü bu aşamada Kuzeyde Eroğlu ve destekçileri ile Güneyde başta DİKO olmak üzere, statükonun Federal temelde çözümüne karşı olanların ayak sürçmeleri ile Kıbrıs'ta statükonun bu yapısı yani bu örnek, başka yerlerde yaşanan gerginlikliklerde yansımaya devam edecektir.
Bu yüzden1974 ve 1964 statükosuna korumaya çalışanların mantığı, tüm Kıbrıs'a ve Türkiye ile Yunanistan'a çok yönlü belaların gelmesine neden olacaktır.
Ukranya ve Kırım meselesi bize artık Kıbrıs sorunun, adanın toprak bütünlüğü zemininde, demokratik, toplumların kimlik ve varlıklarına siyasi eşitlik içinde bulacakları, demokratik hukuk devleti ilkeleri temelinde, Federal bir çözüme gitmesi gerektiğini yeniden ve yeniden kanıtlamıştır..
Son zamanlarda özellikle Görüşmeciler düzeyinde görüşmelerin başlaması üzerine, UBP ve DP sözcülerinin bazıları gerçek olmayan söylemler yapmaya başladı.
Köy gezilerine başlayan ve yerel seçimlerinde gelmesi üzerine artan siyasi faaliyetlere bağlı olarak DPUG ve UBP sözcüleri alışık oldukları bir metodu yine devreye soktular.

Kıbrıs sorununun çözümüne dair yanlış bilgi ve düşünce üretmek. Köylerde özellikle Serdar Denktaş'ın ve bazı UBP milletvekillerinin ifade ettiği şudur.
Hazırlanın bir plan gelecek ve bu planı bize dayanacaklar. Annan Plan'ından daha geri .Çünkü biz evet demiştik Rumlar hayır. Dolayısı ile onları tatmin etmek için daha kötü bir plan gelecek.Biz buna hayır diyeceğiz size de çağrı yapacağız diyorlar
Olmayan ve desteklediklerini söyledikleri Ortak Belge de yazmayan , hatta tersi yazan bir hadiseyi resmen,kelimenin tam anlamı ile yalan söyleyerek, insanları Federal çözüm karşıtlığına sevk etmeye çalışmaktadırlar.
Halbuki Ortak Belgede ifade edilen esas husus şudur.
Halkın referandumuna sunulacak belge, iki liderin onaylayacağı, imzalayacağı antlaşma metinleri olacaktır.
Yani bize sunulacak olan, görüşmeler sonrasında oluşacak olan iki liderin onaylayacağı ve eğer adına plan derseniz, işte bu plan olacaktır.
Bunun böyle olduğunu Serdar Denktaş Hüseyin Özgürgün iki partinin milletvekilleri bilmiyor mu? Bal gibi biliyor.
Üstelik Sayın Eroğlu ile Sayın Anastasidisin övünerek anlattıkları ve üzerinde anlaştıkları nadir konulardan bir tanesi de BM in Hakemliğini birlikte ret ettirmeleridir. 2004 Refarandumuna bir anlaşmanın gitmesine yol açan o zaman, liderlerin anlaşamadıkları konuların BM Genel Sekreterinin Hakemliği çerçevesinde sonuçlanması idi.
Dolayısı ile şimdi referanduma sunulacak bir antlaşma taslağı ancak görüşmecilerin bugün yaptığı ve sonra da liderlerin sürdüreceği görüşmelerden sonra ortaya çıkacak olan ve iki liderin karşılıklı kabul edeceği ve onaylayacağı Bütünlüklü bir antlaşma metni olacaktır.
Hal böylesi olmasına ve görüşmelerin daha yeni başlamasına rağmen, " dıştan bize plan dayatıyorlar Türkiye'de AK Parti sıkıştı ABD nin dayatmalarına boyun eğdi" diyerek, yerel seçim mahana yapılan bu yalan propaganda, gerçekte çözüm sürecini öldürmek isteyen UBP DP liderlerinin Sayın Eroğlu desteğinde yaptıkları bir gerçek olmayan çabadan başka bir şey değildir.
CB Sayın Eroğlunu, Görüşmeci Sayın Kudret Özersayı, halka açık ve doğru bilgi vermeye çağırmak gerekir. Ortak Belgede açıkça ifade edilen gerçek, iki liderin üzerinde anlaşacakları ve onaylayacakları, antlaşma metinlerinin Referanduma götürüleceği gerçeğidir.Bunu şimdi köy köy gezerek yalan propaganda yapanların yalanlarına dönük olarak açıklamak zorundadırlar.
Ferdi S. Soyer Ağu 28 '15 · Etiketler: ubp, abd, başkan, siyaset