Görüşmeler sürerken yeni sorunlar çıktı.Bu da Maraş konusu ile başlayan
süreç oldu.Kıbrıs Rum tarafı özellikle çözüme dönük Kıbrıs Türk
tarafının ve Türkiye'nin samimiyetini görmek istediğini ifade ettiği bir
konuya da döndü Maraş konusu.
Ayrıca özellikle Kıbrıs Rum tarafı açısından da toplumu çözüme doğru motive etmenin çok önemli bir değerine döndü Maraş konusu.
Kıbrıs Türk tarafında ise bu konu Bütünlüklü çözüme doğru ilerlemesi
gereken yolda önemli bir motivasyon konusu olarak değerlendirildiği için
güven artırıcı önlemler başlığı altında ele alınmasının bu noktada
Bütünlüklü çözüme doğru Güneyin kaçış noktası olacağı endişesi içine
girdi.
Her iki taraftaki endişelerin kendi içinde haksız olduğunu dile getirmek
zordur.Ama bu bakış açılarının zıtlığı dönüp sorunun çözümünün önünde
ciddi engel olmak durmunu da yaratmaktadır.
Yani güneyde güven artırıcı önlem olarak görülen Maraş konusunda meydana
gelen bu çelişki, sonuç itibarı ile bu kaosla, karşılıklı olarak
güvensizliğin beslendiği hadisenin kendisi oldu.
Kuzeyde ise Maraş konusunda doğan bu kaos ayni zamanda Bütünlüklü çözüme ulaşmanın önündeki en büyük engel oldu.
Maraş konusunda yaşanan ve Sayın Biden'nin ziyareti ile oluşan duruma
dönük yorum yapan Görüşme Sayın Özersay Kıbrıs Rum tarafının gündeme
getirdiği Maraş konusunu eski Cumhurbaşkanları Sayın Hristofyas'ın konu
ile ilgili olarak gündeme getirdiği pakete bağladı.
İşte bence yanılgı buradadır.Bu yanılgıyı aşıp sorunu yaratıcı bir şekilde ele almak gerekir.
Bir kere Sayın Anastasiadis Güneyde özellikle Sayın Hristofyasın Talat
ve Eroğlu ile yaptığı görüşmelerde Kıbrıs sorunu esası olan siyasi
meselede ağırlıklı olarak Yönetim ve Güç Paylaşımı konusunda oluşan
yakınlaşmaları eleştirerek seçildi.
Ayrıca Sayın Hristofyası özellikle toprak mülkiyet ve garantiler
konusunda bir konuyu bağlamadan Yönetim ve Güç Paylaşımında AB
meselelerinde 30 yakınlaşma kağıdı oluşturduğu için eleştirdi.
Kendi hareket hattını ise Türkiye ile doğrudan görüşme ve liderler
seviyesinden görüşmeleri, görüşmeciler düzeyine indirgeme ve Maraş
konusu ile toprak konusunu öncelikleri arasına almak olarak ortaya
koymuştu.
Kimse kusura bakmasın Güneyde seçimler bittikten sonra Sayın Eroğlunun izlediği siyaset işte bugün yaşadığımız çıkmazı getirdi.
Ne Sayın Hristofyas'la oluşan 30 yakınlaşma kağıdı gündeme oturdu, ne de görüşmelerin nasıl süreceği.
Sonuçta aylarca süren kayıplardan sonra en nihayet ayak süreçe süreçe Ortak Belge gerçekleşti.
İşte bu hadiselerden sonra Maraş konusu ve Bütünlüklü çözüm meselesi gündeme geldi.
Sayın Özersayın bugün Maraş konusunda Güneyin Sayın Hristofyasın
paketini ısıtın da yeniden gündeme getirdiğine dair tesbiti bu anlamda
doğru değildir.
Çünkü Sayın Hristofyas Yönetim ve Güç Paylaşımını görüşürken ve bugün
üzerinde özellikle bizim tarafın ısrar ettiği bu yakınlaşılan noktaların
gelişmesi ile bu Maraş Paketini ortaya koydu.
Bu bugünkü durumdan farklıdır.Çünkü Sayın Anastasiadis Maraş konusunu bu
30 yakınlaşma kağıdını göz ardı hatta yok farz ederek gündemler
getirmektedir.
Kıbrıs Türk tarafının da buna haklı tepkisi vardır.
İşte Sayın Özersayın eşitlediği bu durumlar arasında böylesi ciddi bir temelinde yfark var.
Üstelik Sayın Özersayın haklı olarak eleştirdiği bir durumda var
görüşmelerde. Üzerinde yakınlaşılan konuları yok farz ederek, ısrarla
üzerinde yakınlaşılan konuları eski zıtlıklar temelinde tartışılması
nedeni ile başka konulara geçilememektedir.Bunu eleştiren Sayın Özersay
Malesef şimdi kendi elleri ile bir başka çıkmaz noktayı da
üretmektedir.Bu da Maraş konusudur.
Hal bu iken bu soruna bakışa dönük yeni bir açıya ihtiyaç vardır.
Bu konuyu Bütünlüklü çözümle doğrudan ilişkilendirmek.
Şimdiki yapıda Maraş'ın açılması, Mağusa limanı ve Türkiye'nin
limanlarını açması ve Türkiye'nin üzerindeki AB müzakerelerinde dönük
uygulanan vetoların kaldırılması yanları ile bağlanmaktadır.Bunun
Kuzeyde daha cazip olmasının savunulur olması için buna Ercan Hava
Limanın. Da direk uçuşlara açılması talebi de eklendi.Ama Buda başka ve
Bütünlüklü çözümle bağlantılı sıkıntıları da Güney açısından tetikledi.
İşte hal böyle iken neden bu konu yani Maraş'ın açılması ayni zamanda Bütünlüklü çözümün kendisi ile bağlanmasın.
Yani Maraş'ın uzmanlarda incelenmesi ,sahiplerine iadesi ve Mağusa
limanın da bu anlamda değerlendirilmesi meselesinin incelenmesi için
uzmanlarda hem KR hem KT ve yabancılardan oluşacak olan bu uzmanlar
heyetinin göreve gelmesi ile bağlantılı olarak görüşmelerde oluşan 30
yakınlaşma kağıdının da karşılıklı kabulünün olduğu birlikte
açıklanmasın.Hem Maraş konusu hem de Bütünlüklü çözüm devinimine dönük
iki tarafta oluşan haklı ihtiyaçlara cevap verilmiş olur.Ayrıca bu 30
yakınlaşma kağıdının ele alınması ile birlikte görüşmelerde zaman
kaybetmeden diğer başlıklara geçilmiş olur.
Üstelik iki tarafın anlaştığı bir konunun da her konuda anlaşma olmadan,
üzerinde anlaşılan konuların da geçersiz olacağı gerçeği, bu konuda iki
tarafa da ciddi bir esneme sağlama zemini sağlayan bir olgu vardır.
İşte bu nedenle bu çıkmazı aşmak için hem Maraş konusunu hemde Bütünlüklü Çözümü
Sağlamak için yeni ve yaratıcı düşüncelere ihtiyaç vardır.İşte bundan
ötürü Bütünlüklü çözümü tetikleyecek ayni zamanda Maraş konusu ile
birlikte güvenin gelişmesini de sağlayacak bu açıdan ikisini de
bütünleyecek düşünceler ihtiyaç vardır.İşte bundan ötürü 30 yakınlaşma
kağıdı gerçeği ile Maraş konusunu bir biri ile bağlamak gerekmektedir.
Bunu ya da başka bir şekli düşünmek iki taraf arasındaki farkın üzerinde
kendini haklı kılmak için nefes tüketmekten daha doğrudur.