tr

Blog sahibi: yonetici

Sonay Adem’i Anmak ve Hatırlamak... Bir insanı kaybetmek çok acıdır. Hele ortak değer ve ilkeler uğruna birlikte pek çok zorluğu aşmak için omuz omuza durduğunuz bir dostu, bir yoldaşı kaybettiğiniz zaman bir başka olursunuz. Ama ona sevginizi, güncel siyasetin anaforu içinde unutursanız , insan olma özelliğinizi de erozyona uğratırsınız. Ayni şekilde sizden siyasal değerler bakımından farklı insanları da kendi değerleri ve topluma yaptığı katkılarla hatırlamaz ve onlara değer vermezseniz, yine insan olmak değerini erozyona uğratırsınız. Bunun için yaşam yolculuğunda kaybettiğimiz tüm insanları, görüşü ne isterse olsun, anmak ve hatırlamak, insan olmanın temeli olan vefanın ve hümanizmanın gereğidir. Hümanizma ise, demokrat olmanın, sosyalist değerler temelinde ilerlemenin de ilk köprüsüdür. Bu nedenle her kaybettiğimiz dostu, arkadaşı, insanı hatırlamak ve anmak, insan olarak yaşam çizgimizde ilerlerken göz ardı etmeyeceğimiz değerdir. Bu nedenle Sonay Adem arkadaşımızı, dostumuzu kaybetmenin üzerinden bir yıl geçse de onu anmak ve hatırlamak önemlidir.

  Sonay Adem kimdir ve neler yaptı? Bu kısa, ama dolu dolu geçen yaşam çizgisinde gerçekleştirdiklerinin çok kısa değinmek gerekir. Çünkü bir yandan balık hafıza sorunu yaşanan günümüzde bunun görev olduğu kanısındayım. Hatta ona yönelik olarak kimi insanların yaşarken yaptığı, unutturma ve değersizleştirme gayretlerini, öldükten sonra, bu kez de susarak yapma gayretlerini, his etmekte bu görevi yapmayı zorunlu kılar. Sonay Adem Kimdir? 3 Temmuz 1957 yılında Baf'ın Arkimandria köyünde doğan Sonay Adem, 1964 olayları ile birlikte köyünden göç ederek, Baf Kasabasında yaşamına devam etti. Baf Kurtuluş Lisesine devam eden Sonay Adem, 1974’le birlikte Ailesi ile Kuzeye geldi. Kurtuluş Lisesini Güzelyurt'ta, ( Omorfo'da) tamamladı. Sonra ailesi ile birlikte Mağusa, Maraş bölgesine yerleşti. Bu dönemde kısa bir süre olsa da Baf Ülkü Yurdu Futbol Kulüp’ün de yer aldı. Daha sonra Türkiye’ye yüksek tahsile gitti. İÜ İktisat Fakültesindeki eğitimine ekonomik nedenlerle ara verdi. Ancak daha sonra Anadolu Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Bölümünden mezun oldu. İstanbul'daki öğrencilik yılları içinde İKÖK ve KÖGEF'in aktif üyesi oldu. Kendini sosyalist değerler temelinde geliştirme yolculuğu burada başladı. CTP'ye üyeliği de bu dönemde gerçekleşti. Öğrencilik hayatına ara verip, adaya geldiği 1977-78 döneminde, CTP Maraş Ocak örgütü üyeliği ve yöneticiliği ile Kuzey Kıbrıs’taki siyasi yaşama aktif katılımın ilk adımını attı. Ancak yaşamak ve ailesine katkı sağlamak için Mağusa Gümrük Dairesinde işe girdi. Fakat görüşleri nedeni ile o dönemin ağır koşullarında yöneticiler ona bir seçenek sundu. “Ya işten istifa edecek ya da gazetelere ilan vererek sendikadan ve CTP'den istifa edecek”. Bu seçeneklere cevabı şu oldu. “ Ben her ikisine de hayır diyorum”. Böylece işine son verildi. Bundan sonra çeşitli zor işlerde çalışan Sonay Adem, Seracılar Kooperatifinde çalışmaya başladı. Çok zor koşullarda bu görevini yaparken evlendi. Gönül hanımla yaptığı evlilikten Kani, Güncel, Nicel isimli üç çocuğu oldu. Yaşamına ve mücadelesi ile çocuklarını büyütmeye kendi yağı ile ciğerini kavurarak kimseye boyun eğmeden ve minnet göstermeden kararlılıkla devam etti. Zorluklar yaşamının katığı oldu.  

 Sonay Adem, bu dönemde CTP Mağusa İlçesi yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Daha sonra o dönemde İlçe Başkanlığı görevlerini yapan Alper İnce ve Ergin İlktaç arkadaşlardan İlçe Başkanlığı görevini devir aldı. Bu görevi 20 yıl büyük başarı ile yerine getirdi. O dönem Mağusa İlçesi, İskele ve Karpaz ile birlikte idi. Bugünün koşulları ile değil, o günün dar imkanları ile birlikte bu görevi değerlendirdiğinizde bunun ne kadar ağır ve zor olduğunu görmek mümkündür. Sonay Adem, kendinden önce bu görevi yapan arkadaşların yarattığı değerlerin üzerine, yeni ve büyük değerler ekledi. Naci Talat, Aktan Sadık, Hüseyin Celal, Özker Özgür ve diğer tüm arkadaşlarla birlikte çalıştı. Ortak emek ve ayni zamanda kendisinin büyük emeği ve enerjisi ile CTP’nin , Mağusa ve İskele Karpaz'da üçüncü parti durumundan önce ikinci, sonra da birinci parti durumuna yükselmesinde, Sonay Adem’in tüm dostlar ve arkadaşlarla birlikte büyük emeği vardır. Bu dönemde ayni zamanda, CTP Parti Meclisi üyesi olarak en zor koşullarda politik karar alma süreçlerinde görüş ve bilgisi ile yaptığı katkılarda unutulmaz.

  1993 Aralık Seçimlerinde KKTC Meclisine CTP Mağusa İskele Milletvekili olarak seçildi. 20 yıllık milletvekilliği görevi döneminde, dürüst, çalışkan, bilgili ve mücadeleci kimliği ile saygın bir görev sürdürdü. Daha sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yaptı. Bakanlık döneminde, KKTC'de kayıt dışı çalışmaya son vermek ve insanlık dışı koşullarda çalışan işçilerin kayıt altına alınması işine dönük olarak tam bir devrim nitelikli uygulama başlattı. İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı konusunda yasa yapımı, onun Çalışma Bakanlığı döneminde yasallaştı. Sosyal Sigortaların gelir ve gider dengesinin sağlanmasında önemli başarılar elde etti. Onun Çalışma Bakanlığı döneminde aktif sigortalı ve emekli sayısı 3’e bir düzeyine yükseldi. Ayrıca Sosyal Sigorta emeklilerinin basamak açılım ve düzenlemelerini Sonay Adem'in görev döneminde gerçekleşti. Böylece Sosyal Sigorta emeklileri, emekli maşlarında ciddi artışlar aldı. Günümüzde oluşan ciddi maaş düzenlemesi temeli onun Çalışma Bakanlığı döneminde oldu. Bu dönemde ilk defa KKTC'de Sosyal Sigorta emeklilerinin maaşları, Güneydeki Sosyal Sigorta emeklilerinin maaşlarının üzerine çıktı. Çalışma Bakanlığını devrettiği 2009 Nisan ayına kadar, asgari ücret, 1000 dolar karşılığına Sonay Adem'in Çalışma Bakanlığı döneminde çıktı. Bu düzey ondan sonra asla yakalanamadı. Hele günümüzde Asgari Ücretin 400 dolar civarında olması, onun emeğe ve emekçiye yaptığı katkıyı daha net görmemizi sağlar. Bakanlığı döneminde, ülke ile emekçilere ve iş yaşamına kazandırdığı devrim niteliğindeki yeni bir düzenleme, 1 Ocak 2008 itibari ile yürürlüğe giren ve Tek Sosyal Güvenlik niteliğinde olan Sosyal Güvenlik Yasasıdır. Bu yasa, hem sosyal sigortaların, hem Yerel Yönetimlerin ve devletin batışını engellediği gibi, tüm çalışanlara kamu özel ayrımı getirmeden ortak temel ve yeni, etkili haklar getirdi. Ayrıca hala değerini koruyan bir diğer yasa olan Basın İş Yasası da onun Çalışma Bakanlığı döneminde oldu. Günümüzde bu yasa akıllara gelmese dahi, her zaman değerini koruyan ve yarına daha iyi bir temel oluşturan unsurdur. Sonay Adem'in Çalışma Bakanlığında Esnaf Zanaatkârlar Odası oluşumuna yaptığı katkı ve bu Oda ile birlikte meslek ve çıraklık eğitimine getirdikleri düzenlemelerle oluşan katkılar, hala pek çok gencin meslek edinmesi ve iş sahibi olması yolunda ilerlemektedir. Bakanlığı döneminde 2008 itibari ile büyük engelleme kampanyalarına karşın çıkarttığı İşçi Sağlığı ve İş Güvencesi Yasası, hala değerini korumaktadır. Hele artan iş kazaları nedeni ile pek çok emekçinin hayatını kaybettiği ve ciddi yaralanmalar içine girdiği koşullarda önemi daha da artmaktadır. Bu nedenle Çalışma Hayatına kazandırdığı bu değeri yeniden hatırlamak gerekir. İş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili başlattığı, ama ondan sonra arkası gelmeyen çalışmaların eksikliği nedeni iş kazalarını yaşadıkça, bunun önemi ve değeri daha da anlaşılır olmaktadır. Mecliste, Çalışma Bakanlığında ve CTP Milletvekili olarak yaptığı çalışmalar hala unutulmamıştır. 

  2014 yılında CTP'den ayrılarak, TKPYG geçen Sonay Adem, yalnız CTP'lilerin gönlünde değil ama tüm halkın gönlünde hala yaşamaktadır. O Yaşama gözlerini yumduğu ana kadar, kendine ve arkadaşlarına yaşam veren değerlerine bağlı kaldı. CTP’ye Federal Kıbrıs ve demokrasi mücadelesi ile emeğe ve emekçiye yaptığı katkı, bu uğurda akıttığı ter verdiği emek unutulmaz. Tüm yaşamı boyunca mücadeleye verdikleri için fatura uzatmayan, ama değerler uğruna çok fatura ödeyen Sonay Adem’i Unutmayacağız. Unutturmayacağız. Rahat uyu yoldaş. Senin emek verdiğin değerler yaşamaya devam ediyor. Gönül, Kani, Nicel, Güncel ve tüm dostların ve halkın seni yüreklerinde yaşatıyor. 

Çavuşoğlu Anastasiadis. Zor günler yaşıyoruz. Ama bu zor zamanda belli bir niyet temelinde, Kıbrıs Türk Toplumunun varlığı ve kimliği üzerinden yapılan tartışmalarda gündemimize taşınıyor. Bunu yapan siyasi odaklardan biri Sayın Anastasiadis'tir. O, Federal Çözüme karşıtlığını, “Siyasî Eşitlik ve Etkin Katılım” ilkesi üzerinden yapmaktadır. Bunu da üniter devlet savunuculuğu yerine, Kıbrıs Türk Toplumunun varlığı ve kimliği üzerinden yapmaktadır. Federal Çözüme ve bu ilkelere karşıtlığını; “ eğer Federal Kıbrıs çözümünde siyasi eşitlik ve etkin katılım olursa; Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin sesi ve eli olurlar, devlet işlevselliğini yitirir" diyerek yapmaktadır. Yani Kıbrıs Türk Toplumunun kimliksiz , iradesiz ve özgünlüğü olmayan bir toplum olduğu anlayışını, kendi toplumuna vermeye çalışmaktadır. Bu söyleminin Güneyde bir yer ettiğini de Federal Çözümü destekleyen Kıbrıs Rum barış güçlerinin açıklamalarında görmekteyiz. Çünkü AKEL ve diğer barışçı aydınlar, güçler, açıklama ve yazılarında dünden daha fazla olarak Kıbrıs Türk Toplumu içinde cesur ve barışçı güçler ve insanlar olduğunu vurgulamaya başladılar. Çünkü Federal bir ortaklık olacaksa, o zaman da partneriniz olacak olan eğer Sayın Anastasiadis'in dediği gibi ise bunu neden isteyesiniz ki. Çok ilginçtir ki Sayın Anastasiadis'in bu son derece aşağılayıcı, küçümseyici tanımlamasına; Kuzeyde yaşayan ve ana dili Türkçe olan milliyetçilerden tek bir karşı ses gelmedi. Çünkü onlar bu söylemin Federal Kıbrıs zeminini Rum Toplumu içinde erozyona uğratmak amacı taşıdığını çok iyi anlıyorlar. Bundan ötürü bu aşağılamayı süt dökmüş kedi gibi sinerek karşılıyorlar. Ama olayın diğer yüzünde ise Kıbrıs Türk Toplumunu Türkçe olarak kişiliksiz gösterme çabası da var. Sayın Çavuşoğlu’nun son söylemi buna yeni örnektir. Sayın Çavuşoğlu, Kıbrıslı Türk kimi sendikacı ve siyasilerin, Kıbrıslı Rumları; Türkiye’den daha fazla sevdiği veya tercih ettiğini söyledi. Peki bu söylemi duyan Türkiye’deki sıradan bir insan, Federal Kıbrıs veya karşılıklı kabul edilebilir çözüm sözü duyduğunda, bunu savunanın Türkiye’yi sevmediği ve Rumcu olduğunu düşünmesi gelişmez mi? Yani hem Türkçe hem de Yunanca olarak Federal Kıbrıs Çözüm seçeneğini yaralanmanın yolu, Kıbrıs Türk Toplumunun varlığını değersizleştirmek üzerine bina ediliyor. Bir taraf, Federal çözümde Türkiye’nin sesi ve eli olacaklar diyerek, siyasi eşitlik ve etkin katılım ilkesini, bu ilkel milliyetçilik üzerinden, kendi halkının gözünde şeytanlaştırarak Federal Çözümü darbelemek peşinde koşuyor. Diğer tarafta, Federal Çözümde Kıbrıslı Türkler Türkiye karşıtı ve Rum taraftarı olacaklar diyerek kendi halkının gözünde Federal Çözümü şeytanlaştırma çabası içine giriyor. Yani Türkçe ve Yunanca olarak Federal Çözümü darbelemek niyeti, Kıbrıs Türk Toplumunun özgünlüğü, iradesi ve kimliği yoktur vurgusu ile yapılmaya çalışılıyor. Ama herkes şunu iyice bilmelidir. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar kadar adalı ve yurtseverdir. Türkiye’yi Türkiye’de yaşayanlar kadar severler. Bununla kalmazlar; Yunanlıları, Arapları, Kürtleri, İsraillileri, Avrupalıları, Asyalıları Amerikalıları, Afrikalıları yani tüm insanları severler. Evet, sayıca küçüktürler ama yürekleri yurt sevgisi, barış, demokrasi ve insanı sevgisinin tümünü sığdıracak kadar büyüktür.